“Probiyotik” sözcüğünü son dönemde sıkça duyuyoruz. Probiyotiklerin sağlığa yararları reklamlarda, medyada her yerde karşımıza çıkıyor. Hem bağışıklık hem de sindirim sistemini koruması yanında probiyotikler birçok hastalığı önlemeye de yardımcı oluyor. Bu yazımızda probiyotikleri daha yakından tanıyacağız.
Yazı İçeriği:
PROBİYOTİK NEDİR? NE İŞE YARAR?
Probiyotikler, sağlığa yararlarının vurgulanmasıyla son dönemde mutfaklarımızda
sıkça yer verdiğimiz, diyetimizden eksik ekmediğimiz besinler haline
gelmiştir. Bu durum “probiyotikler nedir, ne işe yarar?” sorularını da
merak ettirmiştir.
Probiyotik kelimesi ilk olarak 1965 yılında Lily ve Stillwell tarafından
tanımlanmış, Latince “pro” ve “bios” kelimelerinden türetilmiş ve “yaşam için”
anlamına gelmektedir. Probiyotikler, sindirim sistemi başta olmak üzere çeşitli
vücut sistemlerinin dengeli bir biçimde çalışmasına yardımcı olan yararlı
bakterilerdir. Probiyotik bakteriler, zararlı bakterilerin hastalık yapıcı
etkilerinin ortadan kaldırılmasında rol oynar. En sık kullanılan probiyotik
bakteriler Laktobasil ve Bifidobakteri’dir.
Vücudumuz, hücrelerimizin yanı sıra mikrobiyota adı verilen bir sisteme de
sahiptir. İnsan vücudundaki tüm mikroplar (bakteriler, mantarlar, virüsler vb.)
bu sistemin bir parçasıdır ve her bireyin vücut mikrobiyomu da farklıdır. Bu
mikrobiyom içerisinde yer alan yararlı bakteriler, insan vücudunda sağlığa
katkıda bulunan iç organlarda yaşamına devam eden, tüketilmesinde sakınca
olmayan mikroorganizmalardır. Bu özellikleri sayesinde, insan vücudunda
herhangi bir nedenden dolayı sayısı azaldığında takviyelerle
desteklenebilirler.
Probiyotik bakteriler üç temel kaynaktan sağlanmaktadır.
Hepimizin bildiği üzere ise en önemli
probiyotik süt ürünleri yoğurt ve kefirdir. Düzenli yoğurt tüketmenin patojen
bakterileri de azalttığı bilinmektedir.
PROBİYOTİKLERİN SAĞLIK ÜZERİNE ETKİLERİ
Probiyotikleri sık sık tüketen bireyler sağlığındaki olumlu değişimleri fark
etmiştir. Yapılan birçok çalışma da probiyotiklerin hastalıkları önleme ve
iyileştirmede etkili olduğunu göstermiştir. Probiyotiklerin genel sağlık
üzerine etkilerini aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz;
Probiyotiklerin ishal, kabızlık, gaz ve şişkinlik şikayetlerini azalttığını
hepimiz duymuşuzdur. Bu amaçla probiyotikler, diyetlerin vazgeçilmez kaynağı
olarak kabul edilir.
Sindirim sistemin florasının sağlığımız üzerinde önemli bir rolü vardır.
Probiyotik bakteriler patojen bakterilerin çoğalmasını önleme, laksatif eti,
ishal riskini düşürme, kabızlık şikayetlerini azaltmada görev alır. Yapılan bir
araştırmada Bifidobacterium sayıları azalan yaşlı bireylere probiyotik
uygulanmasının zararlı bakterileri azaltarak kabızlık gibi bağırsak sorunlarını
azaltmada etkili olduğu görülmüştür. Probiyotik besinlerin diyette
tüketilmesiyle birlikte laktoz intoleransının semptomları olan gaz, şişkinlik,
karın ağrısı, ishal gibi şikayetlerde azalma gözlemlenebilmektedir.
Kilo vermek ve fazla kilolar toplumda birçok bireyin şikayetçi olduğu bir
konudur. Yapılan çalışmalara göre probiyotiklerin kilo verme üzerinde de
yararlı etkileri olduğunu söyleyebiliriz.
Aşırı şekerli ve yüksek yağlı besinler, bağırsak florasını bozar. Bozulan
bağırsak florası fazla enerji alımına neden olabilir. Probiyotikler hem
bağırsak dengesini korumaya hem de iştah kontrolünü sağlamaya yardımcı olur.
Düzenli probiyotik tüketmemiz, zararlı besinlerden uzak durmamızı sağlar; bu
yüzden bağırsak bakterileri yeme alışkanlıklarımızı etkiler, diyebiliriz.
Yapılan bazı araştırmalar probiyotiklerin yağ emilimini azaltabildiği ve
dışkıyla atılımını da hızlandırabileceğini göstermiştir. Bu bilgilere göre
beslenmemize probiyotik kaynakları eklemek, bağırsak ve boşaltım
fonksiyonlarımızı da düzenlemeye yardımcı olur diyebiliriz.
Ülkemizde ve dünyada sık görülen kanser türlerinden biri olan kolorektal kanser
vakalarındaki artışı yavaşlatmada sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmanın
önemi büyüktür. Son dönemde bilim insanları, özellikle kanser riskini
azaltan gıda takviyelerini geliştirmek için birçok çalışma yapmıştır.
Bu araştırmalardan birinde, 2 farklı probiyotik suş ve onlardan elde edilen
postbiyotikler kolon kanseri hücre hatlarına uygulanmış ve çalışma sonucunda
probiyotiklerin kanser hücrelerine etki ettiği gözlenmiştir. Bunun gibi
probiyotiklerin kolonda kanserojen madde oluşumunu azaltabileceğini gösteren
birçok farklı çalışma vardır. Probiyotikler bu etkilerini bağırsak
mikrobiyatasını düzenleme yoluyla göstermektedir. Probiyotiklerin ağız yoluyla
alınması, mutajen ve karsinojen hücrelerin üretimini baskılayıp Lactobacillus
ve Bifidobacterium gibi probiyotik bakteri sayısını artırarak bağırsak
florasını normalleştirir ve DNA'nın oksidatif hasardan korunmasına yardımcı
olur.
Çevremizde alerjik hastalıklardan muzdarip bireyleri hepimiz görmüşüzdür.
Yanlış beslenmeye bağlı günümüzde alerjik hastalıklar git gide artmaktadır.
Probiyotikler hem alerjik hastalıkların tedavisinde hem de alerjik semptom ve
bulguların önlenmesinde yararlı bulunmuştur.
İnsan ve hayvan çalışmalarında probiyotiklerin kullanımı sayesinde atopik
dermatit oluşumunun baskılandığı görülmüştür. Yapılan birçok çalışma
probiyotiklerin atopik dermatit tedavisinde ve korunmasında yararlı
olabileceğini desteklemektedir. Unutulmamalıdır ki, alerjik hastalıklarda
probiyotiklerin etkinliği probiyotik türüne ve dozuna göre değişkenlik
gösterebilir. Bu konuda bir hekim ve beslenme uzmanından mutlaka yardım almak
gerekir.
Probiyotik Yoğurt Tüketimi
Reklamlarda, besin etiketlerinde, birçok yazıda yoğurdun çok iyi bir probiyotik
olduğunun sıkça vurgulandığın görmüşsünüzdür. Fermente besinler,
özellikle yoğurt gibi süt ürünleri yüzlerce yıldır toplumumuzun tükettiği bir
besindir.
Yoğurt, çoğunlukla laktoz fermentasyonunu başlatıcı Streptococcus thermophilus
ve Laktobasillus delbrueckii sp. Bulgaricus olan probiyotik bakterileri içerir.
Yoğurt içerdiği yararlı bakteriler ile hem bağırsak florasını düzenler
hem de bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Süte göre laktoz içeriği düşük
olduğu için, sütü tolere edemeyen bireylerin yoğurt tüketmesi daha uygun olur.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek ve hastalıklardan korunmak için her gün 1 su
bardağı kefir veya 1 kâse yoğurt tüketerek iyi düzeyde probiyotik alabilir ve
hastalıklara yakalanma riskimizi azaltabiliriz.
Prebiyotikleri de İhmal Etmeyin
Probiyotik ve prebiyotik sözcükleri de sıkça karıştırılıyor. Probiyotikler
beslenmemiz için ne kadar önemliyse prebiyotikleri de ihmal etmememiz o kadar
önemlidir. Peki prebiyotikleri nasıl tanımlayabiliriz?
Prebiyotikler, sindirim sistemimizin düzenli
çalışmasını sağlayan, vücudumuzun sindiremediği besin lifleridir. Prebiyotikler
sindirim sistemindeki sağlıklı bakterileri beslerken, probiyotikler ise bu
bakterilerin sayısını artırarak sindim sağlığını korumakla görevlidir. Laktoz,
inülin, dirençli nişasta, başlıca prebiyotiklerdendir. Bir besin
bileşenini prebiyotik olarak adlandırılabilmemiz için bağırsakta bulunan
yararlı bakteriler tarafından kullanılabilmesi, sağlığı iyileştirici yönde
bağırsak florasını değiştirebilmesi ve insan sağlığını olumlu yönde etkilemesi
gerekir. Prebiyotikler, kök sebzelerde (karahindiba, soğan, sarımsak, pırasa, patates, yer elması ve enginar gibi), tahıllarda da (yulaf, çavdar, buğday gibi) bulunur. Probiyotik içeren besinleri bu besinlerle birlikte aldığımızda sağlığımız
üzerindeki etkisi artar.
KAYNAKLAR:
Beowell Freeze Dried Fruits Vegetables – Beowell Dondurularak Kurutulmuş Sebze
ve Meyveler
#beowell #freeze #dried #food #vegetable #fruit #vitamin #antioxidant
#nutritional #healthy #freezedried #diet #diyetisyen #sağlıklıbeslenme
#dondurularakkurutulmuş #meyve #sebze #yenilmeyeniyedirmek #yemeyeneyedirmek