Doğal Antidepresan: Sarı Kantaron Nedir? Faydaları Nelerdir?
Günümüz modern dünyasında doğal tedavi yöntemlerine olan ilgi artarken, sarı kantaron bitkisi bu ilgiyi fazlasıyla hak ediyor. Yüzyıllardır geleneksel tıpta kullanılan bu özel bitki, etkileyici sağlık yararları ve çok yönlü kullanımı ile dikkat çekiyor. Bu yazıda, sarı kantaronun tarihçesinden, sağlık faydalarına kadar her yönünü ele alacak ve bu eşsiz bitkinin yaşamınıza nasıl katkı sağlayabileceğini keşfedeceksiniz.
Yazı İçeriği:
Sarı Kantaron Nedir?
Sarı Kantaron Tarihçesi
Sarı Kantaron Kullanımı
Sarı Kantaronun Sağlık Üzerine Etkileri
Sarı Kantaron Yan Etkileri
Sarı Kantaron ve İlaç Etkileşimi
SARI KANTARON NEDİR?
Sarı kantaron bitkisi, Hypericum ailesinin 500 türünden biridir. Latince adı Hypericum perforatum olarak bilinmektedir. Akdeniz bölgesi Hypericum türleri için çok zengin bir bölge olmakla birlikte Asya ve Amerika da pek çok endemik Hypericum türü için önemli biyoçeşitlilik göstermektedir. Günümüzde kronik hastalıklar için bitkisel ürün kullanımı popüler hale gelmiş olup, sarı kantaron bitkisi de kullanımı artan bitkiler arasında yerini almıştır. Hypericum perforatum özellikle hafif-orta şiddette depresyonu olan hastaların tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. İçeriğinde pek çok aktif bileşen bulunduran bu bitki ayrıca antibakteriyel, antinosiseptif, nöroprotektif, yara ve yanık başta olmak üzere bazı cilt rahatsızlıklarında iyileştirici dermal aktivite ve menopoz semptomlarını azaltıcı aktivite gösterdiği de bildirilmektedir.
SARI KANTARON TARİHÇESİ
"Hypericum" kelimesi, eski Yunan'daki "hyper" (üzerinde) ve "eikon" (resim) kelimelerinden türetilmiştir ve tanrıların resimlerinin üzerinde asılmak suretiyle kötü güçlerden korunmak için kullanıldığını belirtir. "Perforatum" ismi ise, yapraklarda perforasyon gibi görünen küçük yağ bezlerinin varlığına işaret eder. Sarı kantaronun sarı yaprakları ezildiğinde bu bezlerden koyu kırmızı bir yağ çıkar. Sarı kantaron, Avrupa'nın en eski tıbbi bitkilerinden biridir ve antik dönemlerde ve Orta Çağ'da kullanılmıştır.
SARI KANTARON KULLANIMI
Kantaron için çeşitli hazırlama yöntemleri kullanılmaktadır. Çiçek açmış taze bitkiler veya kurutulmuş üst kısımlar genellikle temel materyal olarak kullanılır. Ham bitki materyalinin kalitesi, yüksek ve sürekli kaliteye sahip ürünlerin hazırlanması için temel öneme sahiptir. İklim ve hasat ile kurutma koşulları ve zamanlaması gibi dış etkiler, ham materyalin kalitesinde değişkenliğe neden olabilir. Bu nedenle, üreticiler genellikle farklı yerlerden, yıllardan ve hem yetiştirilen hem de doğal kaynaklardan elde edilen bitki materyallerini karıştırırlar. Önemli biyolojik aktif bileşenler, tomurcuklarda, çiçeklerde ve dal uçlarında yoğunlaşmaktadır. Taze bitki materyalinden homeopatik tentürler, sıkılmış sular veya yağlar hazırlanır. Depresyon tedavisi için kullanılan fitofarmasötiklerin çoğu, karmaşık ve yüksek derecede sofistike bir hazırlık sürecinden geçmiş kurutulmuş özlerdir. Kurutulmuş bitki materyali ayrıca daha fazla yağ ürünleri, sıvı özler veya çaylar hazırlamak için de kullanılır.
SARI KANTARONUN SAĞLIK ÜZERİNE ETKİLERİ
Antidepresan Etkisi
Sarı kantaron günümüzde, hafif ve orta şiddetteki depresyon hastalarında ayaktan tedavi şeklinde kullanılan tıbbi bir bitkidir. Bazı AB ülkelerinde bu endikasyon ile reçete edilirken, başka ülkelerde bitkisel takviye olarak satılmaktadır. H. perforatum bu etkisini içinde bulunan hiperisin, hiperforin ve flavanol glikozitleri sayesinde, nörotransmiterler üzerinden özellikle de serotonin, dopamin, noradrenalin, glutamat ve gama-aminobütirik asidin geniş spektrumlu inhibisyonuna aracılık ederek sağlamaktadır.
Ağrı Kesici Etkisi
Sarı kantaronun yara iyileştirici ve anti-inflamatuar özellikleri belirgindir ve inflamatuar durumların iyileşmesinde ağrı giderici etkiler sağladığı geniş çapta tanımlanmıştır. Bitkinin ağrı eşiğini düzenleme ve akut ile kronik ağrılarda analjezik etkiler sağlama yeteneği de belgelenmiştir. Araştırmalar, H. perforatum'un kulak ağrısı, herpes lezyonları ve cerrahi sonrası ağrıyı önemli ölçüde azalttığını göstermiştir. Ayrıca, menopoz semptomlarını, özellikle baş ağrısını hafifletme konusunda etkili olduğu bulunmuştur. Preklinik çalışmalar, bitkinin nöropatik ağrı üzerindeki etkilerini doğrulamış ve düşük dozlarının morfin etkilerini artırdığını ortaya koymuştur.
Antibakteriyel Etkisi
Yapılan çalışmalarda sarı kantaronun antibakteriyel aktivitesi değerlendirilmiştir. Sarı kantaronun alkollü özütünün, su bazlı özütlerden daha etkili olduğu, bazı bakteriler üzerinde olumlu sonuçlar verdiği ve özellikle Staphylococcus aureus bakterisine karşı güçlü bir etkiye sahip olduğu saptanmıştır. Ayrıca sarı kantaron yağı bazlı kremlerin vajinal problemler için kullanımı da olumlu sonuçlar vermiştir.
Cilt Sağlığına Etkisi
Herpes simpleks tedavisinde, H. perforatum'un hiperisinleri viral replikasyonu baskılayarak etkili olmuştur. Depresyon tedavisinde kullanılan H. perforatum ekstresinin herpes simpleks türlerine karşı da klinik etkinliği doğrulanmıştır. Sedef hastalığında, H. perforatum merhemi plak tipi sedef hastalığı olan hastalarda hastalık değerlerini düşürdüğü kaydedilmiştir. Ayrıca H. perforatum'un cerrahi doğum sonrası yara iyileşmesini olumlu etkilediği ve ağrıyı azalttığı belirlenmiştir.
Beyin Sağlığı Üzerine Etkisi
H. perforatum'un nörodejeneratif hastalıklarda potansiyel faydaları üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Özellikle bitkide bulunan hiperforin maddesinin, beyin hücreleri arasındaki kimyasal iletişimi düzenleyici etkileri olduğu, hücre içindeki sodyum ve kalsiyum seviyelerini artırdığı ve bazı beyin reseptörlerini bloke ettiği bulunmuştur. Ayrıca, hiperforinin beyin plaklarını parçaladığı ve Alzheimer hastalığının tedavisinde etkili olabileceği gösterilmiştir.
Menapoz Üzerine Etkisi
Yapılan bir çalışmada, H. perforatum'un menopoz sonrası kadınlarda sıcak basmalarını ve depresyonu etkili bir şekilde azalttığı bulunmuştur.
SARI KANTARON YAN ETKİLERİ
Sarı kantaron genel olarak iyi tolere edilmesine rağmen, yan etkileri arasında sindirim sorunları, deri reaksiyonları ve baş ağrısı gibi hafif belirtiler bulunur. Fototoksisite nadirdir ancak güneş ışığına karşı duyarlılığı artırabilir. Nörolojik ve psikiyatrik yan etkiler de nadiren görülür ve serotonin sendromu riski taşıyabilir. Sarı kantaronun gebelik ve emzirme dönemindeki güvenliği yeterince araştırılmamıştır, bu yüzden dikkatli kullanılmalıdır. Ayrıca, alkolle etkileşimde bulunmaz, ancak diğer ilaçlarla dikkatli kombinasyon gerektirir.
SARI KANTARON VE İLAÇ ETKİLEŞİMİ
Sarı kantaron, birçok ilaçla etkileşime girebilir. Etkileşim riski yüksek ilaçlar arasında antikoagülanlar, antikonvülzanlar, anti-HIV ilaçlar, antidepresanlar, immünsüpresanlar, antimikrobiyaller, hipoglisemik ilaçlar ve oral kontraseptifler bulunur. Sarı kantaron, ilaçları metabolize eden enzimleri indükleyerek bu etkileşimlere neden olabilir. Özellikle siklosporin, loperamid, nefazodon, oral kontraseptifler, paroksetin, sertralin, teofilin, venlafaksin ve varfarin gibi ilaçlarla etkileşim riski yüksektir. Bu etkileşimler, ilaçların etkinliğinde azalmaya yol açabilir. Araştırmalar sonucunda, sarı kantaron kullanımıyla ilgili ilaç etkileşimlerini azaltmak için düşük hiperforin içeren özlerin tercih edilmesi önerilmektedir. Günlük maksimum 1 mg hiperforin içeren dozlarda klinik etkileşim riski düşük olup, bu tür özlerin depresyon tedavisinde daha güvenli olduğu belirtilmiştir. Yüksek hiperforin içeren sarı kantaron ürünlerinin ise Crigler-Najjar Sendromu gibi belirli tedavi amaçları veya farmakokinetik etkileşim çalışmaları için daha fazla araştırılması gerektiği vurgulanmıştır.
KAYNAKÇA:
Şengül, F. (2021). Sarı Kantaron'a Dair (Hypericum Perforatum L.): Morfoloji, Etki Mekanizmaları, Aktivite, Yan Etkileri ve İlaç Etkileşimlerinin İncelenmesi. Journal of Natural Life Medicine. Volume:3 Issue:1
Nicolussi, S., Drewe, J., Butterweck, V., & Meyer zu Schwabedissen, H. E. (2019). Clinical relevance of St. John’s wort drug interactions revisited. British Journal of Pharmacology. doi:10.1111/bph.14936
Linde, K. (2009). St. John’s Wort – an Overview. Forschende Komplementärmedizin / Research in Complementary Medicine, 16(3), 1–1. doi:10.1159/000209290