MUZ
Muz, Musaceae familyasına ait olan ve dünyanın tropikal ve alt tropikal bölgelerine dağılmış büyük otsu çiçekli bir bitkidir. Muz ağaçları dünyanın en uzun ağaçlarıdır. Öyle ki uzunlukları 20 fite kadar çıkabilir. Biz muzların sadece yeşil ve sarı çeşidini bilsek de aslında tropik yerlerde mor, kırmızı ya da kahverengi de olabilir. Ağızda yapışkan ve kuru bir tat bırakıyor olsa da muzun %75’i sudan oluşur.
Muz, dünya çapında tüketilen en besleyici meyvelerden biridir ve 2019 yılında küresel muz ihracatı 20,2 milyon tona ulaşmıştır. Hindistan, yılda yaklaşık 29 milyon ton ile en büyük muz üreticisidir.
Muzun Türkiye’ye getirilişi 1750’li yıllara dayanır. Mısır’a giden Alanyalı bir tüccar, muzu ilk etapta süs bitkisi olarak Alanya’ya getirmiştir. Ağacın meyve vermesinden sonra, 1930’lu yıllarda, ticari amaçla ilk muzlar yetiştirilmeye başlanır. Günümüzde en çok muz yetiştiriciliği Antalya’da ve Mersin’de yapılmaktadır.
BESİN DEĞERİ
Muz; şeker, lif, selüloz ve nişasta içeriği bakımından zengindir. Muz kabuğunda, yüksek mik- tarda lif bulunur. Muz ayrıca iyi bir protein ve amino asit kaynağı olarak kabul edilir. Muz, yağ emilimini en aza indirirken çeşitli besinlerin emilimine yardımcı olan yüksek bir besin değeri içerir. Kan şekeri seviyesinin korunmasına ve dayanıklılık antrenmanı performansının iyileştirilmesine yardımcı olur. Muz, birçok fitokimyasalın ve ayrıca karbonhidratlar, protein, doymamış yağ asitleri ve vitaminler (A ve C) gibi makro ve mikro besinlerin ana kaynağıdır. Muz ayrıca iyi bir mineral kaynağıdır ve bir orta boy muz 450-467 mg potasyum içerir.
100 g olgunlaşmış ve olgunlaşmaya yakın muz:
Enerji: 88 kcal
Karbonhidrat: 23 g
Şeker: 12 g
Protein: 1,1 g
Yağ: 0,3 g
Lif: 2,6 g
içermektedir. 1 küçük boy muz 90 g, 1 orta boy muz 170 g’dır.
Yapılan çalışmalar muzun, yüksek antioksidan aktiviteye sahip karotenoidler, flavonoidler, fenolikler, aminler, C vitamini ve E vitamini gibi birçok biyoaktif bileşik içerdiğini göstermiştir.
Fenolik bileşikler, sağlığı geliştirici ve antioksidan özelliklere sahip çok önemli biyoaktif bileşenlerdir,bubileşiklerinçok büyük bir miktarı muzda bulunur. Muzda bulunan en yaygın fenollerkateşin,epikateşin, antosiyaninler, tanenler ve gallik asittir.
SAĞLIK ETKİLERİ
Muz, doğası gereği antioksidan olan ve serbest radikalleri temizleyerek savunma sistemini güçlendirmeyi sağlayan çok çeşitli biyoaktif bileşikler içerir. Karotenoidler, fenoller ve C vitamini gibi biyoaktif bileşikler, muzda en bol bulunan antioksidanlardır. Antioksidanlar, serbest radikal oksidasyonunu geciktirerek bağışıklığı artırmada çok etkilidir. Muzun bu antioksidan özellikleri; yaşlanma, KVH, nörodejeneratif hastalıklar ve kanser gibi reaktif oksijen türlerinin neden olduğu hastalıkların önlenmesinde çok etkilidir.
Muz kabuğunda ve posasında bulunan yaygın biyojenik aminler dopamin, norepinefrin ve serotonindir. Yapılan bir çalışmada, muzdaki dopaminin beynin nörotransmiterini düzenleme, ruh halini etkileme, konsantrasyon yeteneğini ve duygusal istikrarı arttırma gibi sağlığı iyileştiren birçok yönü olduğu gösterilmiştir.
Oksidatif Stres
Flavonoidlerin antioksidan aktivitesinin, serbest fenolik hidroksi gruplarının sayısı ile doğru orantılı olduğu bildirilmiştir. Muzdan elde edilen flavonoidlerin etkili bir antioksidan görevi gördüğü bilinir. Bu nedenle, doğal antioksidanların muz içeren dengeli bir diyetle desteklenmesi, vücudu çeşitli oksidatif streslere karşı korumada etkili olabilir.
Muz, muazzam miktarda fitokimyasal ve mineral varlığından dolayı antiinflamatuar etkiler gösterir.Muzkabuğu,mukozalhücreproliferasyonunu ve DNA sentezini artırarak mukozal savunma mekanizmasına karşı etkinliği nedeniyle yara iyileşme sürecinde de yararlıdır.
Muz, kas gelişimi mekanizmasında önemli bir rol oynayan zengin bir potasyum kaynağıdır. Çoğunlukla, içerdiği demir nedeniyle anemik hastalar için muz önerilir. Yüksek potasyum ve az miktarda sodyum içeriği nedeniyle kan basıncını düşürmede çok etkilidir.
Muz, yüksek serotonin nedeniyle vücudu rahatlatmanın yanı sıra depresyonu önlemeye yardımcı olur.
Muz, bağırsak işlevinde ve ayrıca hipokolesterolemik eylemde etkili olan yüksek dirençli nişasta içeriğine sahiptir ve esas olarak kalp hastaları için önerilir.
LDL’nin lipid peroksidasyonu ve oksidatif modifikasyonunun aterogenezde önemli olduğuna dair artan kanıtlar vardır. Yapılan çalışmada, 20 sağlıklı gönüllüde muzun plazma lipidleri, lipoprotein profili, plazma oksidatif stresi ve LDL’nin oksidasyona duyarlılığı üzerindeki etkileri incelenmiştir. Lipid ve lipid peroksit seviyeleri yemekten önce (başlangıç, açlık) ve yemekten 2 saat sonra (tokluk) ölçülmüştür. Sonuç olarak, muz tüketimi plazma oksidatif stresini azaltmakta ve LDL’nin oksidatif modifikasyonuna karşı direnci arttırmaktadır.
Taze ve kurutulmuş muz kabuklarının tüketilmesinin akut karaciğer yetmezliği riskini olumlu yönde değiştirebileceği öne sürülmüştür.
Antihiperglisemik ve Antilipidemik
Diyabet, hiperkolesterolemi, hipertrigliseridemi ve artmış LDL seviyeleri lipid profillerinde değişikliklere neden olabilir. Yapılan çalışmada 25 erkek sıçanda muz kabuğu ekstresinin glikoz, trigliseritler ve LDL kolesterol seviyelerini azaltabileceği belirtilmiştir.
Başka bir çalışmada, 30 hiperkolesterolemi ve 15 tip 2 diyabetik denekte muz tüketiminin etkileri araştırıldı. 12 hafta boyunca kahvaltıda günlük 250 veya 500 gram muz verildi. Açlık serum lipid, glikoz ve insülin seviyeleri başlangıçta ve her 4 haftada bir ölçüldü. 4 hafta boyunca günde 250 g veya 500 g muz tükettikten sonra hiperkolesterolemik gönüllülerde açlık kan şekeri ve LDL-kolesterol/HDL-kolesterol oranı önemli ölçüde düştü. Diyabetik hastalarda kan glikozu ve lipid profilindeki değişiklikler istatistiksel olarak anlamlı değildi, ancak adiponektin plazma seviyeleri için başlangıca göre anlamlı bir artış oldu. Bu pilot çalışma, günlük muz tüketiminin (250 g/gün) hem diyabetik hem de hiperkolesterolemik bireylerde yararlı olduğunu göstermiştir.
Sindirim Sistemi Sağlığı
Muz, pektin varlığı nedeniyle bağırsak rahatsızlıklarını hafifletmede de etkilidir. İshal, az ge- lişmiş ülkelerde çocukların hastalık ve ölümlerinin hayati nedeni olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle yeşil muz, çocuklarda ishal riskini en aza indirmek için çok etkili olan ishal önleyici aktivite sağlar.
Muz, önemli miktarlarda potansiyel prebiyotik sindirilemeyen karbonhidratlar içeren, yaygın olaraktüketilenbirmeyvedir.
Randomize kontrollü bir çalışma, muz tüketiminin dışkı mikrobiyotası üzerindeki in vivo prebiyotik etkisini değerlendirmeyi amaçlamıştır. Çalışmaya Beden Kütle İndeksi(BKİ) 24–30 kg/m2 olan, yaşları 19–45 olan, gastrointestinal hastalık öyküsü olmayan ve çalışma başlangıcından iki ay önce ve çalışma sırasında antibiyotik ve başka ilaç kullanmayan 34 sağlıklı kadın katılmıştır. Tüm kadınlardan 60 gün boyunca olağan beslenme alışkanlıklarını sürdürmeleri istenmiştir ve rastgele günde iki kez yemek öncesi bir atıştırmalık; bir orta boy muz veya bir bardak muz aromalı içecek ve kontrol grubu için bir bardak su tüketmeleri istenmiştir. 30. ve 60. günlerde dışkı örnekleri toplandı. Gastrointestinal semptomlar da kaydedildi. Ortalama bifidobakteri düzeyleri sadece muz grubunda hem 30 hem de 60 günlük müdahalede artış gösterdi. Gastrointestinal semptom kayıtlarının analizi, kontrol grubuna kıyasla muz grubunda önemli ölçüde daha düşük şişkinlik seviyeleri ortaya çıkardı.
Sonuç olarak, günlük muz tüketiminin, vücut ağırlığı sorunları yaşayan sağlıklı kadınlarda bifidojenik etkiyi tetikleyebilecek, iyi tolere edilen bir yeme davranışı olduğu sonucuna varılmıştır.
Antikanserojen
Olgunlaşmamış muz fitosteroller içermektedir. Fitosteroller, kolesterolün atılımını artırarak ve ince bağırsaktan emilimini engelleyerek serum LDL kolesterol seviyesinin düşürülmesinde önemli bir rol oynar. Bu biyoaktif bileşikler ayrıca kolon, prostat ve meme kanseri gibi farklı kanser türlerinin riskini azaltır. Antikanser ve antianjiojenik aktiviteleri nedeniyle farklı muz kabuğu türleri ve posa özleri değerlendirilmektedir. Sonuca göre muz kabuğu kolon kanseri hücre büyümesini önlemede daha etkili olan en yüksek antianjiojenik aktiviteye sahiptir. Bu nedenle, meyvelerde, özellikle muzda yaygın olarak bulunan antianjiojenik ajanların daha fazla tüketilmesi, tümör büyümesini ve metastazını engelleyerek olumlu bir terapötik yaklaşım göstermektedir.
Sebze ve meyve alımı ile meme kanseri riski arasındaki ilişki Çin’in Guangdong kentinde yü- rütülen hastane tabanlı bir vaka kontrol çalışmasında incelendi. 438 vaka, yaş (5 yıllık aralık) ve yerleşim yeri (kırsal/kentsel) bazında 438 kontrolle eşleştirildi. Diyet alımı, doğrulanmış bir gıda sıklığı anketi kullanılarak yüz yüze görüşmelerle değerlendirildi. Toplam sebze ve meyve alımının meme kanseri riski ile ters ilişkili olduğu bulundu. Toplam sebze ve meyve alımında koyu yeşil yapraklı sebzeler, turpgiller, havuç ve domates, muz, karpuz/papaya/kavun gibi bireysel sebze ve meyve gruplarının tüketimi, meme kanseri riski ile ters ilişkiliydi. A vitamini, karoten, C vitamini, E vitamini ve lif alımı için de ters bir ilişki gözlemlendi.
Bu veriler, Guangdong’da ikamet eden Çinli kadınlar arasında daha fazla sebze ve meyve alımının meme kanseri riskinin azalmasıyla ilişkili olduğunu göstermektedir.
Antioksidan
Sebzevemeyvelerinkabukları,fenollerinyanısıraantioksidanolan vitamin ve mineralleri de içerdiğinden, vücudun hastalıklardan korunmasına, serbest radikallerden kurtulmasına yardımcı olan en önemli kısımlardan biridir. Önceki çalışmalar, muz kabuklarında E ve B6 vitaminlerinin, özellikle de antioksidan görevi görebilen C vitamininin varlığını kanıtlamıştır.
Muzda aynı zamanda çok güçlü bir antioksidan olan ve erkeklerde prostat kanseri riskinin önlenmesi ve yaşlanma karşıtı olması gibi insan sağlığına çok yararlı olan lutein ve likopen bulunmuştur.
Muz, pro-vitamin A karotenoidleri bakımından zengindir. Fakir popülasyonlarda çok sık rastlanan A vitamini eksikliğini azaltmak için muz tüketimi çok faydalıdır. Karotenoidler açısından zengin gıdaların tüketimi bağışıklığı artırır. Kanser, diyabet ve kalp problemleri gibi hastalık riskini azaltır.
Muzda Bulunan Biyoaktif Bileşiklerin Sağlığa Yararları Tabloda Özetlenmiştir:
HALK HEKİMLİĞİNDE KULLANIMI
Muzun tarihinin eskilere dayanması onu halk hekimliğinde kullanılan bir meyve haline getirmiştir. Kullanımları şu şekildedir:
Yorgunluğu giderir ve bağırsak hastalıklarına iyi gelir.
Siniri ve stresi yatıştırır.
İshal tedavisinde kullanılan en önemli besinlerden biridir.
Alanya’da yaralanmalara bağlı kanamayı durdurmak için muzun yaprağı veya kabuğu kanayan yara üzerine bastırılır.
Vücutta meydana gelen krampları azaltmak için günde bir adet muz yenir. Mide ağrılarını hafifletmek için muz ağacının iç kabuğu kaynatılarak içilir.
Yüksek tansiyonu düşürmek için muz tüketilir.
Yanıklarda yanık üzerine muz sürülür.
Muz âdet sancılarını hafifletir.
KULLANIM ALANLARI
Geleneksel olarak öksürük, soğuk algınlığı ve gastrit için olgun muzun kurutulmuş kabukları bitkisel ilaç olarak kullanılır.
Muz kabukları, ağrı ve şişliği azaltmak için yaranın etrafına sarılarak, yanıkları iyileştirmek için lapaolaraklokaluygulanabilir. Ek olarak, muz depresyon, anemi, hipertansiyon, düzensiz bağırsak hareketleri, hazımsızlık, mide bulantısı, sivrisinek ısırıkları, aşırı kilo, siğil ve stres yönetiminde kullanılabilir.
Muz lapası, saç dökülmesini en aza indirmek ve saç uzamasını teşvik etmek için kafa derisine uygulanabilir. Bu uygulamalar, araştırmacılara muz meyvelerinin potansiyel uygulamaları ve yeni kimyasal varlıkların keşfindeki rolleri hakkında ipuçları vermektedir.
10 MADDEDE MUZ
Antioksidanca zengindir.
Lif açısından zengin: Kabızlığa iyi gelir.
İçerdiği seratonin ile mutlu hissetmeyi sağlar.
Pro-vitamin A karotenoidleri bakımından zengindir.
Kansere yakalanma riskini azaltır.
Sindirim sistemi için yararlıdır, şişkinliği azaltır.
Kolesterol seviyelerini düzenler.
Vücuttaki oksidatif stresi azaltır.
Kardiyovasküler hastalık riskini azaltır.
Yüksek potasyum ve düşük tuz içeren muz, tansiyonu dengeler.
Kaynaklar
Afzal, M. F., Khalid, W., Akram, S., Khalid, M. A., Zubair, M., Kauser, S., ... & Anusha Siddiqui,S. (2022). Bioactive profile and functional food applications of banana in food sectors and health: a review. International Journal of Food Properties, 25(1), 2286-2300.
Bhat, E. A., Sajjad, N., Manzoor, I., & Rasool, A. (2019). Bioactive compounds in peanuts and banana. Biochem Anal Biochem, 8(382), 2161-1009.
Feskanich, D., Ziegler, R. G., Michaud, D. S., Giovannucci, E. L., Speizer, F. E., Willett, W. C., & Colditz, G. A. (2000). Prospective study of fruit and vegetable consumption and risk of lung cancer among men and women. Journal of the National Cancer Institute, 92(22), 1812-1823.
Indriawati, R., & Atiyah, F. U. (2022, February). Antihyperglycemic and Hypolipidemic Poten- tial of Kepok Banana Peel in Diabetic Rats. In IOP Conference Series: Earth and Environmental Science (Vol. 985, No. 1, p. 012040). IOP Publishing.
Mitsou, E. K., Kougia, E., Nomikos, T. Z., Yannakoulia, M., Mountzouris, K. C., & Kyriacou, A. (2011). Effect of banana consumption on faecal microbiota: a randomised, controlled trial. Anaerobe, 17(6), 384-387.
Mosa, Z. M., & Khalil, A. F. (2015). The effect of banana peels supplemented diet on acute liver failure rats. Annals of Agricultural Sciences, 60(2), 373-379.
Sarma, P. P., Gurumayum, N., Verma, A. K., & Devi, R. (2021). A pharmacological perspective of banana: Implications relating to therapeutic benefits and molecular docking. Food & Fun- ction, 12(11), 4749-4767.
ÜNALAN, Ö. Tropikal Meyve Yetiştiriciliğinin Türk Halk Hekimliği Üzerindeki Etkileri. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi, 13(1), 75-85.
Beowell Freeze Dried Fruits and Vegetables – Beowell Dondurularak Kurutulmuş Sebze ve Meyveler
#beowell #freeze #dried #food #vegetable #fruit #vitamin #antioxidant #nutritional #healthy #freezedried #diet #diyetisyen #sağlıklıbeslenme #dondurularakkurutulmuş #meyve #sebze #Yenilmeyeniyedirmek #yemeyeneyedirmek