Kayısı

Tarih: 19.12.2023 11:21
Kayısı
Kayısı

Kayısı, besin değeri ve onu “altın meyve” yapan tıbbi özellikleri nedeniyle hem sofralık üretim hem de ticari açıdan en önemli meyvelerden biridir. Adı Latince “erken olgunlaşan meyve” anlamına gelen “praecocia” kelimesinden türemiştir. Kayısı meyvesi, çekirdekli meyve olarak bilinen Prunus cinsinden Rosaceae familyasına ait çeşitli türleri kapsar. Bu meyve, inceliği ve sağlık yararları nedeniyle genellikle çiğ olarak tüketilir veya meyve suyuna, içeceklere, liyofilize ürünlere, jöleye ve reçele dönüştürülür.

Kayısının fitokimyasal bileşimi; olgunluk, çevre koşulları, yetiştirme uygulamaları, toprak yapısı ve uygulanan gübreler dahil olmak üzere bir dizi faktörden etkilenir.

Kayısılar çoğunlukla Avrupa ve Akdeniz’de yetiştirilmektedir ve mevcut ürünlerin çoğu bu ılıman ila subtropikal iklim bölgelerinde yetişen çeşitlerden gelmektedir.

Kayısı, ağaçta veya ağaç dışında olgunlaşabilen bir meyvedir. Ağaç dışında olgunlaşan kayısılar, daha kısa raf ömrüne rağmen daha iyi beslenme kalitesine sahiptir. Yapılan bir çalışmada, kayısı çeşitlerinde protein ve nemin olgunlaşmayla azaldığı, olgunlaşma sırasında lipid, karbonhidrat ve kül içeriğinin arttığı bildirilmiştir. Olgunlaşma ayrıca karotenoid konsantrasyonundaki artışla da ilişkilendirilmiştir.

Kayısı, Malatya’daki hemen hemen tüm meyve bahçelerinde yetiştirilmektedir. Bölgede kurutmaya son derece uygun bir çeşit olan ‘Hacıhaliloğlu (%73)’ ve ‘Kabaaşi’ (%17) başta olmak üzere ‘Hasanbey’, ‘Çataloğlu’, ‘Soğancı’, ‘Çöloğlu’, ‘Alyanak’, ‘Şekerpare’ türlerinden 8 milyon kayısı ağacı bulunmaktadır. Malatya kayısısı, coğrafi işaretli bir üründür.

Kayısı çekirdeği ilk olarak “İpek Yolu” üzerinden Avrupa, Orta Asya ve Asya’nın daha küçük bölgelerine getirildiğinden, doğal yaşam alanları Türkistan’dan Çin’in batı kesimlerine kadar uzanmaktadır. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’ne göre, Türkiye ve Özbekistan, 2020’de sırasıyla 833.398 ve 529.109 ton ile dünyanın en büyük kayısı üreticileridir. İran, Cezayir, İtalya, Afganistan, İspanya ve Yunanistan sonraki en büyük üreticilerdir.

Kayısı çekirdeği yağının diğer bitkisel yağların yerini alması birçok uzman tarafından savunulmaktadır.

Besin Değeri

Kayısı, besin değeri (şekerler, organik asitler ve mineraller), nutrasötik özellikleri (toplam fenolik, toplam flavonoidler, toplam karotenoid ve antioksidan aktivite) ve tıbbi sağlık yararlarına katkıda bulunan biyoaktif fitokimyasallar açısından zengin olması nedeniyle fitokimyasal olarak incelenir. Kayısı meyvesi, kabızlığı önleyen ve normal bağırsak hareketliliğini uyaran zengin bir lif kaynağıdır. Çözünür lif, kan kolesterolünü düşürerek kan şekeri seviyesini sabit tutar ve vücut ağırlığını azaltmaya yardımcı olur.

Kayısılar, taze veya kuru meyve olarak tüketilebilir. Besin değerleri, büyük ölçüde kayısı çeşitlerine, yetiştirme sistemlerine ve saklama koşullarına bağlıdır.

Kayısı meyveleri, tat ve renk dahil olmak üzere birçok işlevde yer alan fenolik ve karotenoid bileşikler bakımından zengindir. Kayısıda bulunan fenolik bileşikler; klorojenik, gallik, ferulik, salisilik ve p-kumarik asitler ve flavonoller; glikozitler, kuersetin ve vanilin olarak tanımlanmıştır. Meyve kabuğunda veya etinde daha yüksek konsantrasyonlarda fenolik ve karotenoid bileşiklerin bulunduğu bilinir. Tanımlanan diğer bileşikler arasında kateşin, epikateşin, neoklorojenik asit, siyanidin-3-glukozit, lutein, zeaksantin, viyolaksantin ve β-kriptoksantinin yanı sıra α-, β- ve γ-karoten bulunur. Bu bileşiklerin önemi, antioksidan aktiviteyi artırmalarından gelir ve içerikleri ile kanser ve kardiyovasküler hastalıkların daha düşük insidans oranları arasındaki ilişki bulunmaktadır.

100 g kayısı:
• Karbonhidrat: 11.12 g
• Lif: 2.0 g
• Protein: 1.4 g
• Yağ: 0.4 g
• A Vitamini: 1926.0 IU
• C Vitamini: 10.0 mg
• Potasyum: 259.0 mg
• Kalsiyum: 13.0 mg
• Demir: 0.4 mg
içermektedir.

Sağlık Etkileri

Kayısı yapraklarının bazı çeşitlerinin romatizma, astım, soğuk algınlığı, diyabet ve idrar yolu iltihabı için çeşitli yerli halklar tarafından geleneksel tedaviler olarak kullanıldığı bildirilmiştir. Bazı çalışmalar, yaprakların antimikrobiyal, antidiyabetik, antikanser, antienflamatuar, antioksidan ve hipokolesterolemik aktivitelere sahip olduğunu belirtmiştir.

Antioksidan

Kardiyovasküler hastalıklar dünya çapında en yaygın ölüm nedenidir. Kayısılardaki antioksidan bileşenler, koroner kalp hastalıklarıyla mücadelede etkililikleriyle bilinir. Kayısılardaki fenolik bileşenler, düşük yoğunluklu lipoproteinin (LDL) oksidasyonuyla savaşır ve böylece vücudun antioksidatif durumunu uyarır.

Kayısılar, LDL kolesterolün düşmesine katkıda bulunan çözünür diyet lifleri içerir. Bu da kalp ve karaciğer sağlığının iyileşmesine neden olur. Çok sayıda kayısı türü, dejeneratif hastalıklar, kanser, kardiyovasküler hastalıklar ve hemostaz dahil olmak üzere çeşitli hastalıkları önlemeye yardımcı olan antioksidan vitaminler bakımından yüksektir.

Kayısı vitaminleri serbest radikalleri temizleme kapasitesine sahiptir ve tüm kayısı türlerinde bulunur. Kayısıların antioksidan aktivitesi, vücudun serbest radikallere karşı savunma mekanizmalarını güçlendirerek ve serbest radikallerin oksidatif etkisini azaltarak çeşitli tıbbi durumlara fayda sağlar. Bildirilen çok sayıda çalışma, kayısının serbest radikallerle savaşmakiçin büyük potansiyelini göstermektedir ve bu nedenle kayısı, fonksiyonel bir gıda olarak kabul edilmektedir.

Kayısı çekirdeğinin içeriğindeki E vitamini, serbest radikallerin neden olduğu oksidatif stresi azaltarak güneş lekelerine, kırışıklıklara, yaşlılık lekelerine karşı cildi korur. Cildin nemlendirilmesinde önemli rol oynayan kayısı çekirdeği cilt görünümüne ve tonuna pozitif katkı sağlayarak cildin elastikiyetini artırabilmektedir.

Flavonoidler serbest radikallerle savaşmak için etkili bir işleve sahiptir. Kayısı çekirdeklerindeki toplam flavonoidlerin ölçümü umut verici sonuçlar göstermiştir. Flavonoidlerin bazı kanser türleri, kardiyovasküler, Parkinson ve Alzheimer hastalıkları dahil hastalıklarda birçok değerli etkisi bildirilmiştir. Çeşitli kayısı çeşitlerinin toplam flavonoid içeriği (TFC) test edilmiş ve Bora çeşidinin 153 mg CE/100 g kuru ağırlık ile en yüksek TFC değerine sahip olduğu tespit edilmiştir.

Antiinflamatuar

Kayısı meyvesi ve çekirdeği, iltihap önleyici olarak önemli bir rol oynar. Kayısılar, hayvanların ve insanların hastalıklı dokularındaki iltihabı azaltan birçok önemli bileşik içerir. Çalışmalar, kayısı çekirdeği yağındaki yağ asitlerinin antienflamatuar özelliklere sahip varlığını ve aktivitesini desteklemektedir.

Bir çalışmada günlük 3 Japon kayısı tüketiminin, midede mukozal iltihaplanma ve Helicobacter pylori enfeksiyonuna bağlı kronik gastrit gelişimi üzerinde engelleyici bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu enfeksiyon, kronik aktif gastrit, peptik ülserler, bağırsak metaplazisi ve kanserler dahil olmak üzere insanda mide rahatsızlıklarının yaygın bir nedenidir.

Antikanserojen

Kanser, şu anda en yaygın dejeneratif hastalık türüdür. Kanserin ayırt edici özellikleri, esasında tümör gelişimi sırasında değişen biyolojik özelliklerdir. Bunlar arasında antiproliferatif ilaçlara duyarsızlık, apoptozisten kaçınma, sonsuz üreme, anjiyogenezi indükleme, lokal dokuların istilasına başlama ve uzak bölgelere metastaz sayılabilir.

Kayısı çekirdeklerinde kanser üzerinde önemli etkileri olan ana bileşen amigdalindir. 1800’lerden beri antikanser ajanı olarak kullanılmıştır. Amigdalin, badem, kayısı, elma ve şeftali gibi Rosaceae familyası üyelerinde bol miktarda bulunan, β-siyanojenik glikozit olarak sınıflandırılan, doğal olarak oluşan bir kanser önleyici maddedir. Amigdalinin antikanser özelliklerinin çoğunlukla aktif metaboliti olan hidrosiyanik aside atfedilebileceği düşünülmektedir.

Bir araştırma, tek başına amigdalinin, insan hepatosellüler karsinom hücrelerinin proliferasyon hızı üzerinde baskılayıcı özelliklere ve bileşenlerine sahip olduğunu bulmuştur. Genellikle daha az tatlı kayısı çeşitlerinde amigdalin içeriği daha yüksektir. Amigdalin, kanser hücrelerindeki gücü açısından kapsamlı bir şekilde incelenmeye ve gelecekte kanser tedavisindeki kullanım potansiyeli bakımından umut vermeye devam etmektedir.

Kardiyovasküler Sağlık

Kardiyovasküler hastalıklar tüm dünyada ölümlerin başlıca nedenleri arasındadır. İlişkili risk faktörleri arasında yüksek kolesterol, yüksek homosistein seviyesi, ateroskleroz bulunur. Antioksidanların koroner kalp hastalıklarıyla (KKH) mücadelede etkili olduğu bulunmuştur. Kayısılardaki fenolik bileşenler, yani klorojenik asit, β-karoten ve likopen, LDL oksidasyonunu önler ve böylece vücudun antioksidatif durumunu iyileştirir. Kayısı önemli miktarda lif (çözünür ve çözünmez) sağlar. Çözünür diyet lifi, intralüminal misel oluşumu sırasında safra asitlerini veya kolesterolü bağlayarak LDL kolesterolü düşürmede etkilidir. Böylece karaciğer hücrelerindeki kolesterol içeriğini azaltır ve LDL kolesterolün temizlenmesini arttırır.

Halk Hekimliğinde Kullanımı

Kayısı, yüzyıllardır Çin’de ve Himalayaların yerlileri arasında popüler bir ev ilacı olarak kullanılmaktadır. Yerel halk, kayısıyı analjezik, antiastmatik, antipiretik, antiseptik, antispazmodik, yumuşatıcı, balgam söktürücü, müshil, oftalmik, pektoral, yatıştırıcı, tonik olarak tanımlar. Çin tıbbında kayısı meyvesinin vücut sıvılarını yenilemede, susuzluğu gidermede ve vücudu detoksifiye etmede, çekirdeklerin ise solunum sistemini tonlamada ve öksürüğü hafifletmede yararlı olduğu düşünülmektedir. Bitkisel besinlere, sakkaritlere, organik asitlere, minerallere ve vitaminlere sahip kayısının zengin besin bileşimi, bu meyvenin halk hekimliğinde kullanılmasının temel gerçeğidir.

Sonuç olarak kayısı; tıp alanına fayda sağlayabilecek birçok antioksidan, antienflamatuar, antidiyabetik, hepatoprotektif, antimikrobiyal ve antiviral özellikler barındırdığı için beslenmemizde mutlaka yer alması gereken, önemli ve değerli bir meyve olma özelliği taşımaktadır.

10 Maddede Kayısı

1- Besin değeri ve onu “altın meyve” yapan tıbbi özellikleri nedeniyle, ticari açıdan dünyadaki en önemli meyvelerden biridir.
2- Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’ne göre, Türkiye 2020’de 833.398 ton ile dünyanın en büyük kayısı üreticisidir. Malatya’daki hemen hemen tüm meyve bahçelerinde kayısı yetiştirilmektedir.
3- Kayısı, kabızlığı önleyen ve normal bağırsak hareketliliğini uyaran zengin bir lif kaynağıdır.
4- Kayısı meyveleri, tat ve renk dahil olmak üzere birçok işlevde yer alan fenolik ve karotenoid bileşikler bakımından zengindir.
5- Kayısılar, hasattan sonra hızlı olgunlaşır. Bu durum, saklama sürelerini önemli ölçüde sınırlar. Kayısıların korunması ve raf ömürlerinin uzatılması için en sık kullanılan yöntem kurutmadır.
6- Kayısı meyvesi ve çekirdeği, iltihap önleyici olarak önemli bir rol oynar. Çalışmalar, kayısı çekirdeği yağındaki yağ asitlerinin antienflamatuar aktivitesini desteklemektedir.
7- Kayısı, antikanserojen özellik gösterebilir. Kayısı çekirdeklerinde kanser üzerinde önemli etkileri olan ana bileşen amigdalindir.
8- Kayısı, yüzyıllardır Çin’de ve Himalayaların yerlileri arasında popüler bir ev ilacı olarak kullanılmaktadır. Yerel halk, kayısıyı analjezik, antiastmatik, antipiretik, antiseptik, antispazmodik, yumuşatıcı, balgam söktürücü, müshil, oftalmik, pektoral, yatıştırıcı, tonik olarak tanımlar.
9- Taze ve kuru olarak tüketilebildiği gibi meyve suyuna, jöleye ve reçele dönüştürülerek de tüketilebilir.
10- Kayısı; antioksidan, antienflamatuar, antidiyabetik, hepatoprotektif, antimikrobiyal ve antiviral özellikler barındırır.




Kaynaklar
Al-Soufi, M. H., Alshwyeh, H. A., Alqahtani, H., Al-Zuwaid, S. K., Al-Ahmed, F. O., Al-Abdulaziz, F. T., ... & Mediani, A. (2022). A Review with Updated Perspectives on Nutritional and Therapeutic Benefits of Apricot and the Industrial Application of Its Underutilized Parts. Molecules, 27(15), 5016.

B.M. Asma. Malatya: World’s Capital of Apricot Culture. Chronıca Hortıculturae. 2007;47(1):20-24.

Chauhan, S. K., Tyagi, S. M., & Singh, D. (2001). Pectinolytic liquefaction of apricot, plum, and mango pulps for juice extraction. International Journal of Food Properties, 4(1), 103-109.

Enomoto, S., Yanaoka, K., Utsunomiya, H., Niwa, T., Inada, K. I., Deguchi, H., ... & Ichinose, M. (2010). Inhibitory effects of Japanese apricot (Prunus mume Siebold et Zucc.; Ume) on Helicobacter pylori-related chronic gastritis. European journal of clinical nutrition, 64(7), 714-719.

Fatima, T., Bashir, O., Gani, G., Bhat, T., & Jan, N. (2018). Nutritional and health benefits of apricots. International Journal of Unani and Integrative Medicine, 2(2), 5-9.

Gül, T., Dikme, R., Aslan, H. (2020). Kayısı Çekirdeğinin İnsan Sağlığına Etkisi. İnönü Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Dergisi, 8(1), 175-188.

Alexa, E., Lalescu, D., Berbecea, A., Camen, D., Poiana, M. A., Moigradean, D., & Bala, M. (2018). Chemical composition and antioxidant activity of some apricot varieties at different ripening stages. Chilean journal of agricultural research, 78(2), 266-275.




Beowell Freeze Dried Fruits Vegetables – Beowell Dondurularak Kurutulmuş Sebze ve Meyveler
#beowell #freeze #dried #food #vegetable #fruit #vitamin #antioxidant #nutritional #healthy #freezedried #diet #diyetisyen #sağlıklıbeslenme #dondurularakkurutulmuş #meyve #sebze #Yenilmeyeniyedirmek #yemeyeneyedirmek

 
Yükleniyor...